7 Yıl önce Yunanistan’ın başkenti Atina’da göçmen bir işçi olan Sahjat Lukman faşizme karşı mücadele yürüten ve protest rap müzik yapan anti-faşist Pavlo Fissa Yunanistan’da tekelci burjuvazi tarafından örgütlenmiş ve devletin yasadışı örgütlenmesi olan Nazi oluşumu Altın Şafak tarafından katledildi.
Pavlo Fissa ve Sahjat Lukman’ın katledilmesi Yunanistan’da Nazi artığı çetelerin barındırılmasına karşı anti-faşist mücadelede bir kilometre taş olmuştur.
Faşizm her yerde aynı yüze sahiptir
Yunanistan’ın ekonomik krizin en yakıcı olduğu dönemlerde Neo Demokratia hükümetine bağlılığını göstermek için Altın Şafak partisi krizin ilk yıllarında devlet eli ile resmi bir şekilde gösteriler yapıyordu.
Altın Şafak partisi ülkemizde MHP, Almanya’da NSU ve diğer ülkelerde adları değişen böyle birçok oluşum vardır. Bu tür faşist güruhun oluşturulması faşizm eli ile bilinçli bir şekilde yapılmaktadır. Faşist örgütlenmeler ve çeteler ile devrimci mücadelenin gelişmesini engellemek ve her türlü yasadışı gayri ahlaki işlerini yaptırmak için devletin büyük ellerinin koruması altında olan oluşumlardır bunlar.
Tekelci burjuvazinin asla vazgeçmeyeceği sadık köpekleri hep olmuştur, burjuvazinin gömleği kirlenmeyecek onun için kirli işlerini yapacaktır, devrimci mücadele engellenecek, uyuşturucu satışından fuhuşla, insan kaçakçılığına, birçok işlerini yaptıracaklardır.
Ülkemizde MHP ve onun gençlik oluşumu olan Ülkü Ocaklarının devlet koruması altında yapmadıkları yoktur.
Devrimcilerin katledilmesi kaçırılması, yoksul mahallelerde devrimci mücadelenin engellenmesi ve halk gözdağı verilmesi için kahve taramalar, alevi halkına saldırmalar, Maraş’ta, Çorum’da katliamlar yapmaları, Sivas’ta diri diri insan yakmaları, üniversitelerde öğrencilere saldırmaları.
Bunların hepsi devletin güvencesi verilerek devletin kanadı altında örgütlenmiş faşist saldırılardır.
Bu saldırılar dünyanın her yerinde aynıdır, ülkemizden, akdenizin karşı kıyılarında olan Yunanistan’a, medeniyeti ile övünen Avrupa şehirlerinden, Amerika kıtasına kadar faşizm her yerde aynı yüze sahiptir.
Altın şafak partiside krizin ilk yılları mahallelerde çeteleri ile dolaşmakta, mafiaların çıkarlarını korumak için çalışmıştır, göçmenlerin kalmış olduğu mahallelerde göçmenlere ırkçı faşist saldırılar yapılmış, dükkanları yakılmış, pusular kurulmuştur yollarına. Evlerine saldırmışlardır. Bu saldırılar halkın her kesimine yönelikti, komünistler, anarşistler, halk hareketleri, sendikalar, ilerici insanlar, demokratlar, faşizm saldırıyordu ve bu saldırılar sırasında Göçmen işçilerden Sahjat Lukman faşistler tarafından öldürüldü.
Bunlar Yunanistan’da nazi oluşumunun yükselişini gösteren adımlardı. Basının ve medyanın nazileri koruması, Yunanistan polisi ile açıktan işbirliği yapmaları, kilisenin ve Yunan ordusunun büyük bir kısmı tarafından korunup kollanmaları, faşizmin meşrutiyet kazanmasına yol açıyordu.
Ağaç görmüş yakmışlar
Kanat görmüş kırmışlar
Şimdi de düşmüşler insan izine
Nerede insan nerede ışık vurmuşlar (Hasan Hüseyin Korkmazgil)
Faşizme karşı direniş meşrudur ve hep olmuştur halklar bu karanlığın cücelerine karşı örgütlenmiş faşizmi döktüğü kanda boğmuşlardır.
Yunanistan’da anti faşist anti emperyalist damarı en yüksek olan ülkelerden birisidir. Faşizme karşı yıllarca savaşmış emperyalizmin saldırılarına direnmiştir.
Altın Şafak Partisi çeteleri halkın gençliğin direnişi ile karşılaşmıştır.
Mahallelerde toplu devriye atmalarını engellemek, kurumlarına saldırmalar, meydanlarda ve sokaklarda toplanmalarını engellemek ve anti faşist halk hareketini her düzeyde toplayıp kitleselleştirerek büyütmek.
Bu mücadele içerisinde olanlardan birisiydi Pavlo Fissa proletaryanın ideolojisi savunan işinde ve müziğinde her daim halkı için mücadele eden birisiydi ve Pire limanında Altın Şafak çetesi tarafından öldürüldü.
Halkın çocukları olan Sahjat ve Pavlos’un öldürülmesi büyük bir toplumsal patlamaya neden oldu ve bu halkın faşizme karşı büyüyen isyan sesi Altın Şafak’ı mahkeme salonlarına getirdi.
7 Yıldır Lukman ve Fisa’nın aileleri, arkadaşları ve avukatları, faşizme karşı şiddetli bir savaş veriyor.
Sokakta, evde, mahkeme salonlarında tehditler, iftiralar ve çetelerin pusuları altında verilen bir adalet mücadelesi.
Adalet İçin Bir Savaş
Faşizmin Kuralları ve Mahkemeleri Halkın Haklarını Yargılayamaz
Emperyalizme bağımlı ve işbirlikçi tekelci iktidarın mahkemelerinin Altın Şafak çetesinin katil olup olmadığına karar vermesi içi sivil demokrasi yasalarının yedi yıla ihtiyacı var.
Burjuva yasaları, suçlamaları her şekilde hafifletmek için her türlü yöntemi denemiştir. Birkaç ay önce görülen mahkemelerde mahkeme savcısı tarafından “Beraat “kararı bile önerilmiştir.
Savcının önerisi üzerine son noktaya gelinmişti artık faşizmin suyu kaynıyordu artık 7 Ekim günü Atina’nın her yerinden çağrılar yapılıyordu. 7 Ekim’de Loukareos’da Temyiz Mahkemesi’nin önünde nazi çetelerinin kınama kararını bekleyen Yunanistan tarihinde eşi görülmemiş bir kitle bekliyordu halkın faşizme karşı öfkesi bir sel olup sokaklara taşmıştı.
Halk hareketleri ve proletarya sınıfının tüm güçleri toplanmış tüm öğrenci dernekleri, sosyal yardım kuruluşları, sanat ve spor grupları, kültür merkezleri bu kadar geniş ve dinamik bir hareketle birleşmiştir.
Faşizme karşı mücadele bu denli ciddi boyutları ulaşmışken onlar ile yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, pisliklerini örtbas eden, onlarla açıkça iş birliği yapan burjuva siyasetçileri, kameralar önünde “demokratik” oldukları iddia etme fırsatı buldular ve nazileri hapishaneye sokmak için adalet talebinde bulundular.
Herkes bu ikiyüzlü düzen siyasetçilerinin ne istediğini biliyordu, Yeni Demokrasi hükümeti Altın Şafak partisinin oylarını almaya çalıştığını, ana muhalefet olan SYRIZA’nın ise bu davanın kararı nazarında harekete geçen binlerce anti faşist hareketin oylarını toplamak istediğini biliyordu.
Adalet Halkındır Adalet Bizim Ellerimizdedir
Biz adaleti burjuva sivil demokrasi yasaları tarafından kazanılmadığının farkındayız. Sadece direniş ve mücadelenin adaleti getirebileceğinin farkındayız.
Biz bu adaleti sağlamak için çok fazla ter ve fedakârlık gerektirdiğinin farkındayız. 7 Ekim’de nazilerin mahkûm edilmesi ve yüzbinlerin “Pavlo Yaşıyor, Nazilere Son” sloganları atması, anti faşist hareketin çok net bir zaferiydi.
Atina’da 50.000’binden Fazla İnsan Faşizme Karşı “No Pasaran “Diye Bağırdı!
50.000’binden Fazla İnsan “Antifaşist” Olmanın ve Faşizme Ve Emperyalizme Karşı Mücadele Etmeyi Göstermiştir!
Halk Adalet İstedi!
Faşizme Ve Emperyalizme Karşı Tek Çözüm Devrim!
Yaşasın Halkın Adaleti!
Anti Emperyalist Cephe Yunanistan